15 Haziran 2010 Salı

Dünyanın sonu (El fin del mundo)

İkinci gün Kültür Evi’nde kütüphaneye gittim ve orada internet vardı. Oranın internet kafesinden sorumlu Rocio ile tanıştım. Nette bir kaç şey yaptık. Orası daha erken siestaya giriyordu. Oradan yine belediyeye geldik. Bu sefer Nuria, beni, Claire'i ve Laura'yı alıp evine götürdü. Evi başka bir kasabada, ismi 5 kasaba bir yerde gibi bir şey. Orada yerel yemekler yedikten sonra dağdaki bahçelerine gittik. Çok güzel bir bahçe yapmışlar ve yeri de çok güzel. Kivi ağaçları var, tahmini 6 yıllık ama erkeği olmadığı için meyve vermemiş. Giresun'da da kivi üretimi yayılıyor. Bizimkilere sormam lazım detaylarını. Oradan "dünyanın sonu" dedikleri bir yere gittik. Uçurum gibi bir yer ama önünüzde dümdüz bir ova var. Fotoğraflarını çektim, umarım fotoğraflar daha iyi anlatır. Muhteşem bir manzara. Gözün alabildiğine bir ova içinde ağaçlar, nehirler, göller, etrafında tabak kenarı gibi dağlar. Geri dönerken Claire bileğini burktu. Bir ay önce de aynı yeri burkmuş ve bu yüzden yüzmek, tırmanmak gibi bir çok şeyi yapamamış. O nedenle çok üzüldü. X-ray için en yakın şehir olan Talavera'ya gittik. Ayağını alçıya aldılar ve akşam geri döndük. Arenas’dan daha büyük bir şehir görmüş oldum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder