11 Temmuz 2010 Pazar

5 Temmuz 2010 tarihinde başlayan hafta

Pazartesi, ev sahibi ofise geldi. Daha kalın ve uzun bir yatağa ihtiyacım olduğunu söyledik. Çarşamba getireceklerini söyledi. Salı, workshop hazırlıklarıyla geçti. Radio Tietar’da tanıtım yaptık ama tabi ki hiç konuşmadım. Çarşamba İspanyolca derslerine başladık. Akşamında maç vardı ve hiç tekrar yapamadım. İspanya finale gidiyor. Fotoğraflar ve videolar var. Perşembe ilk workshop’ımızı yaptık. Benim görevim arada yenilecek şeyleri hazırlamak ve fotoğraf çekmekti. Verdiğimiz hizmetten memnun kaldılar. Hatta Cuma günü katılımcılardan biri çok memnun kaldığını belirterek, bize yumurta hediye etti. Yine ders tekrarı yapamamıştım ama bu sefer hoca gelmedi. Dersleri salıdan perşembeye haftada üç gün ikişer saat olarak planlamıştık ama ilk hafta geç başladığımız için Cuma da ders işleriz demiştik. Arada kaynadı galiba. Ofiste 4 kişiyiz ama bir sürü dil konuşuluyor; Fransızca, İspanyolca, İngilizce, Türkçe. Workshoplardan birinde özel araç kullanımı yerine dolmuş kullanmalıyız yazılmış. “DOLMUS” yazısını görünce şok oldum. Kimse anlamadı tabi. Ben anlattım. Kimin yazdığını bulmak boynumun borcu oldu. Casa de la Cultura’da çalışan Alman Max var, o biraz Türkçe biliyor. Ona sormam lazım.

Perşembe günü workshop sonrası gece 23’de hadi nehre gidelim, gece nasıl oluyor görelim dediler. “Por que no?” (Neden olmasın?) benim cümlem. Eğer “porque” şeklinde birleşik yazarsanız “çünkü” anlamına geliyor ya da tam tersi. Telefona ihtiyacım yok diyerek evde bıraktım. Gittiğimizde zifiri karanlıktı. Cep telefonu ışıklarıyla yolumuzu bulduk. Bir süre yıldızlar altında oturduk. Kimse suya girmeye cesaret edemedi. Telefonumun flaşının fener olarak kullanılabildiğini ama en çok lazım olacak zamanda evde bıraktığımı belirtmeme gerek yok diye düşünüyorum. Gece eve geldiğimizde yeni yatağımı poşetinden çıkardım ve bir yıl kahrımı çekecek olan yatağıma ilk kez yattım.

İki, üç günde bir yüzmeye gidiyoruz. Yeni havuzlar öğreniyoruz. Genel olarak dere üzerine kurulan setlerden oluşuyor. Bugün cumartesi ve yine gideceğiz.

Erasmus sayesinde gittiğim Macaristan’da tanıştığım arkadaşım, İspanyol Joaquin de buraya 2 saat mesafede oturuyormuş. Bu hafta sonu geleceğini söyledi ama eşi hastalandığı için vazgeçti.

Gün geçtikçe daha çok alışıyorum. Konuşulanlara biraz daha aşinayım artık ama yine de cevap vermeye çekiniyorum çünkü yanlış anlamış olabilirim diye düşünüyorum. Claire dönmeyeceğini, dönse de eşyaları için döneceğini bildirdi. Beatriz de 2 ay sonra gidiyor. Laura ve ben kalacağız. Misafirlere daima kapımız açık.

Workshop için malzeme almaya kırtasiyeye gittiğimizde İngilizce bir roman gördüm ve bir şeyler okuma isteğiyle kitabın içeriğini bilmeden hemen aldım. 6.99 £’luk fiyatını 10 euro’ya çevirdiler. Kapak üzerinde “Best-seller The Vendetta’nin yazarından” ibaresi vardı. Cahilliğime verin, “V for Vendetta” filmine konu alan kitabın yazarı sandım kendisini. Tabi ki Vendetta adında başka kitaplar olabilir ama hepsi de çok satan olacak değil ya. Sonuçta şimdiye kadar okuduğum kitaplara göre çok farklı bir kitap almış oldum. Yarış atı yetiştiren bir ailenin Portekiz tatili ile başlayan, hayatından bir kesit şeklinde şu an. Sakin bir şekilde ilerliyor. Hatta kitap, bir serinin devamıymış ama “geçen kış yaşadığı olaylardan sonra” cümlesinden başka hiçbir yerde önceki kitaplara dair bir şey görmedim. Kısaca güneşlenirken vakit geçirecek bir kitap okumak güzel oluyor. İngiliz İngilizcesinde kullanılan kelimeleri de yakalamak güzel oluyor, “cravat” ve “chauffeur” bunlardan bazıları.

Dağa tırmanmak için bot alacağım. Zamanında bu biçimsiz spor ayakkabıları kim alıyor ki hala satıyorlar diye dalga geçtiğim spor ayakkabılardan herkeste var çünkü doğa yürüyüşünde onlardan iyisi yok.

Artık blog tarzını değiştiriyorum çünkü her gün ne yaptığım ortada. Zamanla blog kendine ait bir tarz bulacaktır ümidindeyim. Bunun yanında evde hala net yok. Bütün kasabayı saran bir wireless ağ var ama bizim evde çekmiyor. Bu ağı kuran şirket neden verimli çalışmadığını anlatmış ama belediyede kimse anlamamış. O nedenle bir de bana anlatacaklar.

Bu haftanın planında 1 workshop, 1 forum, 1 Avila (yeni kimliğimi almak için) ve 1 de Murcia’ya yolculuk var. Tren biletlerini aldık. Madrid’ten gidiş dönüş 75 euro tuttu. Akdenize yakın tatil kasabası. Varış sonrası eğitimi için gidiyorum. Cuma eğitim bittikten sonra Granada’ya geçmeyi planlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder